Artık ayakkabılarım var

Bu kadar sancılı bir 30 beklemiyordum. Muazzamdı. Başından sonuna nefesim kesilerek yaşadım. Yaşıyorum. "Bu bir mucize." Nasıl da klişe bunları söylemek. Ama gerçek. Klişe ama gerçek. Bu bir mucize bebeğim.

Birçoğumuzun hayatına sızmayı başaran Gülben Ergen gibi "Öğrendim ki..." demek istemiyorum. Ama ne biçim de 'öğrendim ki...' Hatta bir tık daha ileri gideyim: "Unutmayın ki..." yaşamak muazzam büyüleyici. Uzun bir süre koyuda kalınca ister istemez suyun kaldırma kuvvetine tosluyorsunuz. Toslamak dedim çünkü beklemiyorsunuz ayağa kalkmayı. Kalkıyorsunuz anneciğim, çok kalp be anneciğim.


Bu satırları yazmak için yazmıyorum. 'Yazmak' için yazıyorum. Çünkü tıkandığım noktalar var. Biliyorum ki çivi çiviyi sökecek. Biraz da unutmak ve aynı anda hatırlamak için. O çivi, bu çiviyi elbet sööökecek.


Sen hiç "Merhaba dünya!" diye bağıracak kadar büyük bir virajdan geçtin mi? Ben geçtim. Ellerimi ayaklarımı bağladılar. Yoksa atlardım en yakın camdan. Koyudan beyazlığa kucak açtım. Aylin Aslım'ın 'Senin Gibi'sindeki gibi bir tempodayım artık. Tek fark şu: Artık ayakkabılarım var!

0 comments: